Üslup / Wording
Nisan 23, 2020
🇹🇷 Eski yazılarıma baktım. Eskinin içimde eskimediği yazılara. Hep kırgınlıklarımı dökmüşüm kağıtlara. Hep ağlamışım onlara. En çok da bana söylenen cümleleri unutmamışım ben. Ağlamışım sayfalarca yüzüme söylenen acımasız cümlelere. Ağlamışım da geçmiş mi? Yazmışım da unutabilmiş miyim? Çünkü üslup imiş insanı öldüren veya yaşatan. Milyon kez ölmüşüm de sesim çıkmamış. Milyon kez ıslatmış gözyaşlarım kağıtları da gören olmamış. Şimdi soruyorum kendime; tüm bu kağıtlar... Geçti mi Elif? Geçti mi? Geçmedi. Ve ben unutmadım. Unutamamışım. Nasıl unutabilirsin ki kendini değersiz hissettiren cümleleri? Karşındaki için bir değer ifade etmediğini gördüğün anları nasıl silebilirsin kalbinin hafızasından? Silebilir misin?
Ben silemedim...
🇬🇧 I went through my old writings. That the old ones don't get old in me. I've always poured my resentments into the papers. I cried to them all the time. Most of all, I didn't forget the words that the others said to me. I cried to the harsh words that were said to my face. Did I cry and pass? Did I write it down and forget it? Because it's the style that kills or sustains people. I've been dead a million times and I haven't said a word. I've wet my tears a million times and no one's seen the papers. Now I ask myself, all these papers... Is it all right, Elif? Did you forgot, is it passed? No. And I haven't forgotten. I was not able to forget. How can you forget sentences that make you feel worthless? How can you erase the memory of your heart when you see you are doesn't mean anything to them? Can you erase it?
I could not...
0 yorum